Sıcak mı olmaya başladı? Ensemde bir yanma var. Sol koluma doğru da yayılıyor hatta.Göğsümde bir baskı hissediyorum. Kalp krizi mi geçiriyorum yoksa? Olabilir mi?Yan taraftaki camı açıp temiz havayı içime çekmeye çalıştım.Nefes yollarım çalışmıyor gibi. Parmaklarım uyuşuyor, dudaklarım kuruyor.Olduğum yere çöküp koltuğun kenarlarına sıkı sıkı tutundum.

Devamını okuyun…

uyanış ve sınav kaygısı

Telefonun alarmı kulağımda acı acı çalıyordu. Bu sesi gerçekten değiştirmem lazım, travmatik bir hal almaya başladı.

Koyu perde camın yarısını kaplıyordu; gökyüzünü gördüğüm diğer yarısında ise ağır ağır dağılan kara bulutların arasından, günün ilk ışıkları ok gibi fırlayıp geçiyordu.

Saat yedi civarıydı. Alarmı kapattım ve bir süre duvarla bakıştım. Sınava yetişmek için iki saatim vardı.

Sıkı sıkıya beni tutan yatağımdan zorla kalktım ve ayılabilmek için yüzümü buz gibi suyla yıkadım.

Annem, işe gitmeden önce bana ufak bir kahvaltı hazırlamıştı.

“Anneler… bu kadar fedakârlığı hak edecek ne yaptık acaba?” diye düşündüm. Gerçekten ona daha çok zaman ayırmalıyım.

Çok erken olduğu için iştahım yoktu. Ağzıma bir zeytin atıp hızlıca odama yöneldim, bulduğum ilk kıyafetleri üzerime geçirdim.

Sınava gidiyorum…

Ayılmaya başladıkça, sınavın ağırlığı da zihnime yerleşiyordu.

Eğer bu sınavı veremezsem, okul bir dönem daha uzayacaktı.

Tek bir ders için bir dönem daha fakülteye gidip gelmek… Ağır geldi bu gerçeklik bana.

Kulaklığımı taktım ve otobüs durağına doğru yürümeye başladım. İstemsizce, son çalıştığım konular zihnimde dolanmaya başladı.

Teoman’ın “Sinek Valesi” şarkısı, Marks’ın “Tarihsel Materyalizm”i ile yarışıyordu kafamın içinde.

Ya sınavda Sinek Valesi’nin şarkı sözlerini hatırlayıp da komünizme giden diyalektik basamakları unutursam?

KEHANETÇİLİK

Kehanetçilik: Gelecek konusunda çoğunlukla olumsuz veya belirsizliklerle dolu çıkarımlarda bulunmak. Özellikle “ya ….. olursa” gibi kalıpları kullanmak.

Keşke daha iyi kahvaltı etseydim… Umarım açlıktan tansiyonum düşmez. Bir yerden su bulacak vaktim olur herhalde. Evet, olur.

Durak bomboştu tabii. Giden gitmiş, kalan uyuyordu.

Gökyüzü puslu ve karanlıktı, içimiz karardı be kardeşim. Güya bahar ayındayız!

yolculuk ve artan anksiyete

Aha! otobüs yaklaşıyor! Neyse ki saati tam tutturdum.

Otobüse binip kartımı okuttum. İki kişi dışında bomboştu otobüs.

İçime sinen bir cam kenarına oturup düşündüm:

Bu otobüs kaza yapar mı acaba? Şoför hızlı sürüyor.

Yok ya, adam günde kaç tur atıyor, işini biliyordur herhalde.

Ama eğer sınavı veremezsem, bir dönem daha bu otobüs benim yoldaşım olacak.

Bir dönem daha kaybedersem aileme nasıl açıklarım?

Babam başlar şimdi, “işe yaramaz adam” diye söylenmeye…

Sıcak mı olmaya başladı? Ensemde bir yanma var. Sol koluma doğru da yayılıyor hatta.

Göğsümde bir baskı hissediyorum. Kalp krizi mi geçiriyorum yoksa? Olabilir mi?

Yan taraftaki camı açıp temiz havayı içime çekmeye çalıştım.

Nefes yollarım çalışmıyor gibi. Parmaklarım uyuşuyor, dudaklarım kuruyor.

Olduğum yere çöküp koltuğun kenarlarına sıkı sıkı tutundum.

Göğsümdeki baskı iyice arttı, nefesim yetmiyor. Kalp krizi geçiriyorum sanırım…

Ya da tansiyonum mu düştü? Bayılacak mıyım?

Panik Ataktaki Yalancı Alarm Durumu:

Panik Ataktaki Yalancı Alarm Durumu:

Beynimiz, yoğun bir tehlike olduğuna dair uyarımlar yollar. Stres yükselir, bir nevi bir alarm durumuna geçilir. Panik anı oluşur. Damarlar daralır, kalp daha fazla kan pompalayabilmek adına hızlanır. Nefes alıp vermemiz artar. Kesik kesik nefeslerden kaynaklı uyuşmalar ve baygınlık hissi oluşabilir. Kalp krizi ile sık sık karıştırılır

Sınava giremeyeceğim!

Bu düşünce korkumu daha da büyüttü. Sesim çıkabildiği kadar bağırdım:

“Yardım edin!”

kriz anı ve müdahale

Üç koltuk önümde ve çaprazımda oturan bir kadın ayağa kalktı ve hızla yanıma geldi.

“Genç adam, iyi misin?”

İyi miyim sence? Görmüyor musun halimi?

“Hayır… Göğsüm sıkışıyor, nefes alamıyorum, parmaklarım uyuştu… Kalp krizi mi geçiriyorum?”

Kadın yanıma eğildi.

“Tamam, sakin ol. Arkadaşım ambulansı arıyor. Ambulans gelene kadar ben buradayım.

Şimdi olabildiğince dikkatini bende tutabilir misin?”

Yanımda olması iyi hissettirdi.

“Tamam… Yanımda olun lütfen. Sınavım da vardı…” dedim.

Kadın hemen cevapladı:

“Sınavı bir kenara bırak şimdilik. Şu anda buradayız. Önemli olan senin kendini iyi hissetmen.

Sesime odaklan lütfen. Burnundan nefes alıp, ağzından verebilir misin?

Derin derin değil, sadece düzenli ve 3-4 saniyelik nefesler. Yapabilir misin?”

Kafamla onayladım. Kadına eşlik etmeye çalıştım.

İlk nefesi alırken kesik kesikti. İkincisi biraz daha iyiydi. Üçüncüde daha da rahatladım.

Kadının gözlerine odaklanarak nefes alıp verdim.

NEFES DÜZENLEME

Nefes Düzenleme:

Panikle birlikte kesik kesik hızlı nefes almaya çalışmak, özellikle bunu ağızdan nefes alarak yapmaya çalışmak belirtileri daha negatif bir hale getirebilir. Çünkü kişi o an yanlış nefes aldığı için de fiziksel belirtilerin ortaya çıkmasına ve kötülemesine zemin hazırlayabilir. 4-3-4‘lük burundan alınıp tutulan ve dudaktan geri verilen nefes, normal nefes alma tempomuza dönmemize destek olabilir. Böylece paniğin şiddetini oldukça düşürebilir

Biraz olsun toparlanmaya başlamıştım ama vücudumdaki gerilim hâlâ devam ediyordu.

rahatlama ve farkındalık

Kadının sesi tekrar geldi:

“Çok iyiydin. Devam et. Şimdi sana bir hikaye anlatmak istiyorum.

Beraber hayal edelim mi? İyi gelecek sana. Gözlerini kapatabilir misin?”

Garip bir şekilde güveniyordum ona. Sesinde yumuşak, güven verici bir tını vardı.

“Sizdeyim,” dedim.

Kadın yumuşak bir sesle anlatmaya başladı:

“Ilık bir rüzgar esiyor. Güneş, içimizi ısıtacak kadar güzel bir sıcaklıkla üzerimizde.

Sahildeyiz. Bankta oturuyoruz.

Rüzgar tenimizi okşuyor. Arkamızda parlak yeşil ağaçlar, önümüzde hafif hafif vuran dalgaların sesi.

Kaslarımız gevşiyor, rahatlıyoruz.

Nefesimiz ‘oh be’ dedirtiyor.

Oturduğumuz bank, yeni yapılmış gibi. Ahşap dokusunu parmaklarımızla hissediyoruz.

Sanki minik bir masaj yapıyor parmaklarımız.

Bir pamuk şekerci yaklaşıyor. Pembe, yumuşacık bir pamuk şeker…

Tadına bakıyoruz. Ağzımızda kayboluyor ama lezzeti damağımızda kalıyor.

Her şey ne kadar huzurlu, ne kadar rahatlatıcı…”

Ses kesilince, bir an gözlerimi açtım.

Ne zaman kapattığımı bile hatırlamıyordum.

İMAJİNASYON

İmajinasyon: Hayal gücünü kullanarak kişinin ihtiyacına yönelik bir alan yaratılabilir. Örneğin burada panik ve kaygı anındaki birinin, verdiği fiziksel tepkilere ve olumsuz düşüncelere odaklanarak durumun daha fazla kötüleşmesine engel olmak için rahatlatıcı, gevşetici, huzurlu bir alan resmedilmiş ve duyu organlarını odaklayabileceği detaylar seçilmiştir.

Otobüste olduğumu unutacak kadar gevşemiştim. Otobüs şoförü de otobüse kenara çekmiş, kadının 2 metre kadar arkasından meraklı gözlerle bize bakıyordu, dizi izler gibiydi valla.

Göğsümde baskı yoktu. Parmaklarımda uyuşma yoktu.

Sadece hafif bir ağrı kalmıştı; sanırım kendimi fazla sıkmıştım.

“Ne yaptınız böyle… Az önce ölecek gibi hissediyordum, şimdi güne devam edebilecek gibiyim,” dedim.

Kadın gülümsedi:

“Sadece biraz rahatlamaya ve zihninden uzaklaşmaya ihtiyacın vardı.

Yine de kontrollerini mutlaka yaptır.

Tahliller, EKG, ne gerekiyorsa. Ve belki bir psikiyatri uzmanı ile de görüşmek istersin.”

Şaşkınlıkla sordum:

“Psikiyatri mi?”

“Evet,” dedi.

“Bu bir panik atak olabilir. Neyse, şimdi bunları düşünme.

Nefesine odaklanmaya devam et. Ambulans geliyor.

Şu an büyük bir müdahale yapmazlar diye tahmin ediyorum; sınavına da yetişebilirsin.

Ayrıca unutma, hiçbir şey için geç değil.

Sınavın telafisi olur. Kayıp dediğin şey, senin ona nasıl anlam yüklediğine bağlı.”

Yutkundum.

“Çok teşekkür ederim. Gerçekten çok yardımcı oldunuz.”

“Rica ederim. Şimdi, biraz daha o sahildeki bankta kalmaya devam et.”

Kadına gülümsedim:

“Sizin banktan kalkma zamanınız geldi sanırım. Görüşmek üzere. Çok sağ olun.”

Yazar: Ozan Yazıcı

Yorum bırakın