Aklımda durmaksızın dönen sorular: Ne düşünürler hakkımda? Ya dilim sürçerse? Elbisemdeki ter lekelerini fark ederler mi? Konuyu unutursam? Gözlerim kararırken ışıkları biri kısıyor sandım bir an. Ama hayır, ışıklar sabit. Kararan bendim. Devamını oku…

sahneye doğru

Floresan lambanın ışığı gözlerimi delip geçiyordu sanki. Ne zamandan beri bu ışık bu kadar keskin olmuştu? Gözlerimin bu kadar yanabileceğini hiç düşünmemiştim. Koridorun uğultusu içinde kendi ayak seslerimi duyabiliyordum. Sanki attığım her adım, yankılandıkça daha da çoğalıyordu.

Boğazıma yapışan gömlek yakası, her zamanki gibi rahatsız ediyordu ama bu kez başka bir şey vardı. Kravatı biraz gevşettim ama nefesime iyi gelmedi. Uğultular arasında bir de kalp atışlarım eklendi sese. Gecenin ortasında çalan köstekli saat gibiydi, her vuruşu kulaklarımın içinde yankılanıyordu.

Camlar kapalıydı. Oksijenin tamamı benden uzaklaşmış gibiydi. Burnumdan derin nefes çekmeye çalışıyordum ama hiçbir şey değişmiyordu. Elbisemin düzgün durup durmadığını kontrol etmek istedim. Gözlerim bir ayna aradı, bulamadı. Terden nemlenmiş avuçlarım ceketin önüne su izleri bırakmıştı bile.

uğultuya karışan kalp atışları

Siyah perdeye yaklaştıkça uğultu daha da belirginleşti. Kalabalığın konuşmaları, bir filmin alt yazısında beliren “muğlak konuşmalar” gibiydi. Az sonra yüzlerce kişinin karşısına çıkacaktım. Tam otuz dakika sürecek bir sunum. Üç bin altı yüz kalp atışı. Ve her saniyesi bana çarpacak.

Aklımda durmaksızın dönen sorular: Ne düşünürler hakkımda? Ya dilim sürçerse? Elbisemdeki ter lekelerini fark ederler mi? Konuyu unutursam? Gözlerim kararırken ışıkları biri kısıyor sandım bir an. Ama hayır, ışıklar sabit. Kararan bendim.

İki yıl önceki sahne geldi aklıma. Dilim sürçtüğünde, seyircilerin o eleştirel bakışları içime işlemişti. O gün sahneyi tamamlayamadan inmiştim. Şimdi henüz çıkmamışken aynı belirtiler başladı.

Tam o sırada, omzuma çarpan bir set asistanı kendime gelmeme vesile oldu. Sanki vizesiz bir yere gitmiş de yeni dönmüş gibiydim. Derin bir nefes aldım. Dur, dedim kendime. Egzersizleri hatırla. Kontrolü şimdi kaybedemem.

kontrol bende

Nefes Egzersizi

Nefes Egzersizi: Bir el göğsün diğer el karnın üstünde, 4 saniye burundan nefes al 3 saniye tut ve 4 saniye dudaklardan ver. Nefesi bir tur karnında hisset, diğer tur göğsünde ve gevşemeyi fark et.

Gözlerimi kapattım. Burnumdan nefes aldım, tuttum, verdim. Yine. Yine. Ve bir kez daha. Nefesim düzene girmeye başladı. Etrafı fark etmeye çalıştım. Set ışığı… valizler… siyah perde… birkaç sandalye… Ne çok siyah var etrafta. Havada rutubetle karışık bir oda parfümü kokusu asılı. Parfümü biri yeni sıkmış olmalı. Tavandaki su lekesi hâlâ orada; rutubetin kaynağı o.

Topraklama Tekniği

Topraklama: çevrendeki 5 nesneye odaklan ve say, 4 sesi duy, 3 kokuya odaklan, 2 şeye dokun ve hisset, 1 tane tat tanımla.

Asistanlar kendi arasında milli maçı konuşuyor. Ne kadar gündelik, ne kadar sade bir sohbet. Şimdi fark ediyorum, içerisi aslında o kadar da sıcak değilmiş. Kalp atışım artık kulağımda değil, göğsümde. Güzel. İlerleme var.

Kendime son bir konuşma: Elinden geleni yaptın. Bilgi sende. Sahneye çık, sohbet eder gibi konuş. Başta herkes biraz şüpheyle bakar, ama birkaç dakika sonra konuya odaklanırlar. Zaten senin hakkında uzun uzun düşünecek değiller. Oradakilerin hiçbiri senin yolculuğunu bilmiyor. Bilmedikleri bir yoldan kimse seni sınayamaz. Bu da hayatın anlarından biri işte. Öncesi gibi geçecek, sonrası gibi hatırlanacak.

Düşünce Yapılandırma ve An’a Odaklanma

Düşünce Yapılandırma ve An’a Odaklanma:

Durup, bir adım geri atıp mevcut düşüncenin rasyonelliğini tartışarak daha pozitif ve mantıklı alternatif bir düşünce üret. Geçmiş veya gelecekten ziyade odağı şu ana yöneltmeye çalış. Bunun için de mevcut akışa dikkatini vermek ve “keşke” ve “ya … olursa” cümlelerini kenara bırakmak gerekir.

ve perde…

Sunum bitince, ne olursa olsun, bitmiş olacak. Ve sen o sahneden ineceksin. Sonra belki güzel bir kahve içersin. Belki bizim çocuklara yazarsın.

“Sahne için son bir dakika!” diye bağırdı koridordan bir ses. İçimdeki ses sustu. Zihnim duruldu. Nefesim dengeliydi artık. Kendime sadece şunu söyledim:

Hazırım. Payıma düşeni yapacağım. Kontrolümde olmayanlar da varsın orada kalsın. Hadi bakalım.

Ve perde açıldı.

Yazar: Ozan Yazıcı

Yorum bırakın